Menopoz döneminde ortaya çıkan ateş basması, gece terlemesi, sinirlilik, uyku bozuklukları tedavisinde uygulanan hormon tedavisinin kalp hastalıkları, inme ve meme kanseri riskini artırdığı biliniyordu.
Lancet tıp dergisinde yayınlanan 52 çalışmanın meta-analizinde sentetik östrojen ve projestin hormonlarının yumurtalık kanseri ile de ilişkili olabileceği sonucuna varıldı.
Araştırmaya göre, kısa süreli hormon tedavisi bile yumurtalık kanseri ihtimalini hormon kullanmayan kadınlara nazaran yüzde 40 artırıyor.
Risk tedavi süresi ne kadar uzunsa o kadar yüksek oluyor ve tedavinin bırakılmasıyla risk de azalıyor ancak 10 sene sonra bile hala yüksek oluyor.
50 yaşlarından itibaren hormon tedavisine başlanan her 1000 kadın içinde fazladan birinde yumurtalık kanseri görülüyor ve hormon tedavisine bağlı olarak her 1700 kadından biri de ölüyor.
Hormon tedavisi 4 hücre cinsi olan yumurtalık kanserlerinin en çok rastlanan “seröz” ve “endometrioit” türlerinin riskini artırıyor.
Piyasada halen birinde sadece “östrojen” diğerinde ise “östrojen ve projestin” hormonlarının bulunduğu iki tür preparat var ve her ikisi de yumurtalık kanseri bakımından aynı riski taşıyor.
1990’ lı yıllarda çok popüler olan hormon kullanımı, Women’s Health Initiative çalışmasının kalp krizi, felç, osteoporoz ve meme kanseri risklerinin arttığını göstermesiyle 2002’ den sonra giderek daha az uygulanır oldu.
Gene de USA ve İngiltere’ de 6 milyon kadının bu hormonları aldıkları biliniyor.
Yumurtalık kanseri kadınlarda daha ziyade 55-65 yaşlar arasında görülüyor.
Hormon tedavisi yerine antidepresan ilaçlar da kullanılıyor.
Gelelim neticeye
Hekimliğin birinci prensibi “Önce zarar verme” dir.
Tedavi, faydaları yanında riskleriyle beraber değerlendirilmelidir.
Kaynak
http://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(14)61687-1/fulltext