Hürriyet gazetesinde Faruk Bildirici’ nin köşesinde “Kahraman ilan etme kolaycılığı” başlıklı satırları okudum.
“Tıp artistlik kaldırmaz” daha uygun bir başlık olurdu diye düşündüm, bakalım siz ne diyeceksiniz:
İşte o yazı:
Gezi eylem, gündemi kaplayınca bazı gelişmeleri yazma fırsatı bulamadım.
Prof. Dr. Ömer Özkan’ ın kadavradan rahim naklettiği kadının hamileliğini sona erdirmek zorunda kalması da yazmakta geciktiğim konulardan biriydi.
Rahim naklinin medyada alkışlandığı, yeterince sorgulanmadan yazılıp çizildiği günlerde Dr. Ethem Geçim’ den aykırı bir ses yükselmiş, “Rahim nakli hayat kurtarmayan, üstelik alternatifi bulunan bir yöntem” diyerek bağışıklık baskılayıcı ilaçların vücutta yaratacağı tahribata dikkat çekmişti.
Türkiye’ de rahim naklinin başarısızlıkla noktalanmasının ardından İspanya’ da da bacak nakli sonlandırılınca Dr. geçim dayanamadı, yine mesaj gönderdi:
“Rahim nakli yapılan zavallı kadın üzerindeki bebek deneyi eski tabirle “ıskat-ı cenin” ile sonuçlandı. Yine şanslılardı, zira o gebeliğin çok daha ileri bir dönemde sonlanması ile annenin hayatı da tehlikeye girebilirdi.
Size tekrar yazma nedenim, İspanya’ da yapılan dünyanın ilk bacak nakli hastasının bacaklarının kesilmek zorunda kalınması. Cerrah Pedro Cavadas, ‘Bu organlar hayati organlar olmadığı için daha önemli bir hastalığı tedavi etmek adına kesilip atılabilirler’ diyor açıklamasında.
Madem hayati organ değildi, bunca riske ve masrafa ne demeye girdin bacak nakline? Zamanında söylediklerim ve sizin yazdıklarınıza bakın, tam bu durumu söylememiş miyiz?”
Kuşkusuz tıp dünyası, rahim naklinden yeni bilgiler edindi. Medyaya düşen ders de kahraman ilan etme kolaycılığını bırakmak. Sağlık konularında da hemen alkışlamak yerine şeytanın avukatlığını yapmak da biz gazetecilerin işi.