Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ve psikoterapist Dr. Belgin Harzadın‘ın yazısı:
Bir yıl düzenli cinsel ilişkiye rağmen gebe kalamama durumu infertilite (kısırlık) olarak tanımlanır.
Günümüz şartlarında sıklığı giderek artan bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Üreme tıbbındaki önemli gelişmeler daha fazla sayıda çiftin gebe kalmasına olanak sağlamaya başlamıştır.
Her türlü tıbbi gelişmeye rağmen yine de bu konudaki başarı oranlarında
agresif bir artışın olduğu söylenemez.
Bu yazıdaki amaç özellikle elle tutulur tıbbi bir bulgunun rastlanmadığı açıklanamayan intertiliteye sahip olan çiftlerde, bu durumun ruhsal sebeplerden de kaynaklanabileceği ihtimalini vurgulamaktır.
Gebeliğin oluşumunda rol oynayan birçok hormonal faktör bulunmaktadır. Bu hormonların normal fizyolojik süreçlerini devam ettirebilmesinde kadının ruhsal durumu önemli bir etkendir.
Kronik psikolojik strese maruz kalan bir kadında fazla miktarda salınan ACTH ve kortizol hormonları gebelik için önemli hormonların seyrini bozar.
Bu durum ise gebe kalma ihtimalini zorlaştırabilir.
Özellikle bir sebepten dolayı bilinç dışı olarak aslında çocuk istemeyen bir kadında bu süreç daha da önemli olmaktadır.
Bazen anne adayı bir kadının bilinçli zihni çocuk isterken, en derindeki duyguları bir çocuğa sahip olmak istememektir.
Aslında bir kadının bilinçli olarak çocuk istememesi bir kusur değildir. Anne olmak istememek bir hata veya suçlanacak bir durum da değildir. Anne olmayı istemek, kendini hazır hissetmek veya kişinin hayata bakışı ile ilgili bir durumdur.
Bazen de kişi genetik olarak içgüdüleri sebebi ile nedenini çok da bilmeden çocuk sahibi olmak istemektedir.
Ancak kişinin bir tarafı
çocuğu istiyor bir tarafı istemiyor ise bu durum zihin için önemli bir duygusal karışıklık yaratmakta ve giderek ağırlaşan bir ruhsal yük olmaktadır.
Anne adayı kadın bazen anneliğe hazır değildir.
Fiziksel olarak büyümüş bir kadın ruhsal olarak kendisini çocuk hissediyor olabilir. Çocuk bir kişinin anne olması birçok yönden zorluklar içerir.
Çünkü anne olmadan önce aşılması gereken aşamaları henüz aşmamıştır.
Çocuk sahibi olmanın ne kadar büyük bir sorumluluk olduğunun farkında olan kadın bu kararına saygı gösterilmesini bekler.
Özellikle geleneksel yapının daha hakim olduğu ailelerde çocuk olması yönünde sürekli bir baskı kurma hali vardır.
Böyle bir durumda kadın bilinçli zihni ile çocuğu isterken, bilinç dışı olarak çocuğu istemeyip, gebelikten uzak durabilir.
Kız çocuğu çocukluk döneminde istenmeyen bir çocuk olarak doğmuş olabilir. Böyle birisi annesinin kendisine olan negatif duygularına sıklıkla maruz kalır.
Çocuk büyütmenin zor olduğu, çocuk sahibi olmanın aslında akıllıca olmadığı bilgisi zihnine defalarca kodlanır.
Annenin bu duygularını beynine kayıt eden bir kadın yetişkinlik döneminde bilinçli olarak çocuk isterken, bilinç dışı olarak zihni bu çocuğu istemez.
Baba türevi erkekle evlenmek bir sebep olabilir.
Kadının çocukluk döneminde tanıştığı ilk erkek babasıdır. Babanın baba kimliği yanında anneye ve diğer kadınlara nasıl davrandığı kız çocuğu tarafından zihne kodlanır.
Eğer burada sağlıklı olmayan bir baba-kız ve anne-baba ilişkisi varsa kız çocuğunun bilinç dışında erkeklere karşı bazı genellemeler oluşur.
Yetişkinlik döneminde bu kadın tüm erkeklere bu gözle bakmaya başlar. Sonuçta babaya benzeyen erkekler bu kadın için daha çekicidir.
Bu kadın baba türevi erkekle evlenir ve zaman zaman bu erkeği bilinç dışı olarak gerçek babası gibi algılar.
Bu durumda da zihin babadan çocuk yapmayı yine bilinç dışı olarak reddeder.
Baba da çocuk istemiyor olabilir.
Bazı durumlarda aslında çocuğu istemeyen erkektir. Bilinç dışı olarak kadın buna uyum gösterir.
Çünkü bazı kadınlar karşıdakinin duygusunu almaya ve bir süre sonra da onun gibi hissetmeye çok fazla eğilimlidir.
Çocuk istemeyen duygusu giderek kadına bulaşmaya başlar kadın kendisinin çocuk istemediğini zanneder.
Aslında gerçekte erkek istemiyor, kadın ise istiyordur. Kadın giderek erkeğin duygusunu kendi duygusu gibi algılar. Sonuçta da çocuk sahibi olmak istemez.
Sonuç
Bu yazı çok daha uzun yazılabilir ve daha bu konuda birçok sebep söylenebilir.
Bu yazıdaki temel niyet özellikle ruhsal olarak kendisini iyi hissetmeyen bir kadın elle tutulur bir sebep olsun veya olmasın infertilite tedavisine psikolojik desteği de ekleyebilir.
Geçmişe ait kapanmamış veya yarım kalmış hesaplar beynimiz için kişi kaç yaşına gelirse gelsin önemli bir yük olarak taşınmaya devam eder. Bunları görüp vedalaşmak hem infertilite konusu için hem de birçok başka konu için hayat kalitesini yükseltecektir.