(Anayasa Mahkemesi bireysel hak, hukuk… diye dursun)
Devrim öncesinde Küba’da bütün bulaşıcı hastalıklar önemli bir sorundu. Bu nedenle ilk adım olarak 0-14 yaş çocuklarını hedefleyen bir çocuk felci aşı kampanyası (1962) düzenlendi. Bunun için Sovyetler Birliği’nin deneyimlerinden yararlanıldı. Çekoslovakya’dan gelen Dr Karel Sacek ise serolojik çalışmalar için teknik destek sağladı ve bir hastalık tarama sistemi kurdu. Kampanyanın amacı kısa süre içinde kitlesel aşı yapmaktı. Bu kapsamda çocuklara dört hafta arayla iki kez aşı yapıldı. Her aşama bir hafta içinde tamamlandı. 1962 ile 1996 arasında tam 35 ulusal çocuk felci aşı kampanyası gerçekleştirildi. 64 milyon doz aşı yapıldı. Sonuçta 50 yaş altındaki nüfusun %90’dan fazlası aşılanmış oldu.
Aşı Küba sağlık sisteminin en önemli programlarından birisidir. Ulusal aşı programı dört temel ilke üzerine oturur: Bütün toplumun kapsanması, çalışmaların birinci basamak sağlık hizmetlerine (aile hekimliği) entegre edilmesi, aktif toplum katılımının sağlanması, parasız olması.
İlk programa Devrimi Savunma Komiteleri ile Ulusal Küçük Çiftçiler Birliği gibi örgütler 80 binden fazla üyeleri ile katıldılar. Çocuk felci aşı kampanyasının başarısında bu örgütlerin büyük etkisi oldu. 1962’de, ayrıca, 15 yaşından küçüklere yönelik olarak difteri, tetanoz ve boğmaca aşılaması da başlatıldı. Aynı yıl gebelere tetanoz aşısı uygulaması ve doğumların hastanelere yönlendirilmesiyle yeni doğan tetanozunun kontrolü çalışmaları uygulamaya konuldu. İlerleyen yıllarda aşılama programına dahil edilen aşı sayısı arttı.
1975 ve 1976 yıllarında bu kez, bir diğer kitle örgütü olan Küba Kadınlar Federasyonunun katılımıyla, ev kadınları, ülke genelinde tetanoza karşı aşılandılar. Öğrenci Federasyonu ise 1985 yılında 60 yaş üzerindeki bireylere yönelik tetanoz aşı programında önemli görev üstlendi.
UNICEF 1997 yılında Küba’yı aşılama çalışmalarında en başarılı ülkeler arasında gösterdi.
2011 yılına gelindiğinde, aşılama oranları çocuk felci için %99.9, difteri-boğmaca-tetanoz için 100.0, kızamık-kızamıkçık-kabakulak için 100.0, meningokok için 100.0, hepatit B için 98.7, influenza tip B için 100.0 ve verem için 98.7 idi. Aşılama oranları bakımından iller arasında da herhangi bir farklılık yoktu.
Tablo: Küba’da 1962-2001 ve 1962-2011 dönemlerinde uygulanan toplam aşı dozları
Toplam doz | ||
Tetanoz | 72151553 | 81485460 |
Polio (Çocuk felci) | 70388008 | 79524431 |
Tifo | 34182472 | 38749986 |
DBT (Difteri-Boğmaca-Tetanoz) | 29419487 | 31875558 |
DT (Difteri-Tetanoz) | 12242688 | 13642797 |
Meningokok-B1 | 9192970 | 11736376 |
BCG (Verem) | 11641516 | 12893611 |
Hepatit-B2 | 10029758 | 11879998 |
Kabakulak-Kızamıkçık-Su çiçeği3 | 4662266 | 6861204 |
Hemofilus İnfluenza4 | 1733815 | 4780976 |
Kaynak: Küba Sağlık Bakanlığı verileri 2001 ve 2011: 123; 11988’den beri uygulanmaktadır, 21992’den beri uygulanmaktadır, 31986’dan beri uygulanmaktadır,41999’dan beri uygulanmaktadır
Başarılı aşı programları sonucunda 1962’de çocuk felci, 1979’da difteri, 1993’te kızamık, 1995’te de kabakulak ve kızamıkçık yok edildi. Ayrıca 1989’dan beri kabakulak sonrası görülen meningoensefalit ve 1995’ten beri de konjenital kızamıkçık hastalıkları görülmemektedir.
Küba’nın yaygın aşılama programı ile çocuk felcini yok etmesi bütün dünyaya örnek oldu ve Dünya Sağlık Örgütü çocuk felci eradikasyon çalışmalarını bu örnek üzerinden dünyanın diğer bölgelerine yaygınlaştırdı. Türkiye’de çocuk felcinin ortadan kaldırılması Küba’nın bu programı sayesinde, ama ancak 2002 yılında gerçekleştirilebildi. Küba’da aşıyla yok edilen diğer bulaşıcı hastalıklar ise bugün ülkemizde hala görülmekte ve kimi yıllar salgın yapabilmektedir.
Küba uzun yıllardır bütün aşılarını kendisi üretmekte, düşük gelirli ülkelere kimi kez herhangi bir maddi karşılık gözetmeden vermekte ve yüksek gelirli ülkeler de dahil pek çok ülke Küba’dan ithal ettikleri aşıları kullanmaktadır.
Aşı olmak bir sağlık hakkıdır. Aynı zamanda salgınların önlenmesi bakımından bireylerin üzerine düşen toplumsal bir sorumluluktur. Bu nedenle Küba’da Türkiye’de olduğu gibi aşıya itiraz etmek kimsenin aklına gelmez. Devlet herhangi bir engelle karşılaşmadan ve kitle örgütlerinin ileri düzeyli destek ve katılımıyla aşı programlarını yürütür. Bu tür programlara kitle örgütlerinin verdiği destek, bu örgütlerin üyelerinin toplumsal sorumluluk bilinci kazanmaları ve toplumsal dayanışmayı geliştirmek açısından da çok önemli işlev görür.
Bizde Anayasa Mahkemesi’nin aşı yaptırmamayı bireysel özgürlük alanında gören kararı gerici çevrelerin modern tıbba yönelttikleri eleştirileri destekleyen bir ortam yaratacak ve aşıyla önlenen hastalıkların artışı söz konusu olabilecektir.
Kaynak: İlker Belek, Küba’da Sağlık, Yazılama Yayınevi